Bir gün han ile oturup içten bir sohbet ederken, han bana saf şarap teklif etti. Bunun üzerine saygılı bir şekilde şöyle cevap verdim:
“Vallahi, billahi ve tallahi! Hazret-i Ali’nin temiz ruhu hakkı için, bugüne kadar doğduğumdan beri hiçbir haram, keyif verici, macun ya da sarhoş edici şey bana nasip olmamıştır. Büyük atamız, Türklerin önderi Hoca Ahmed Yesevî’den bu yana ailemizde hiç kimse şarap ya da benzeri keyif verici içecekler kullanmamıştır. Lütfen beni mazur görün ve bu konuda affedin.”
Han’ın Israrı
Bu sözlerim üzerine han gülümseyerek şöyle dedi:
“Ey gönül dostum! Benim göz nurum ve ruh kardeşim! Şimdi ben sana bir kadeh saf şarap sunuyorum. Kimden korkuyorsun? Eğer Kayser ülkesinin şahından korkuyorsan, orası buradan beş aylık yoldadır. Eğer kendi hanından korkuyorsan, Tebriz’den Erzurum kırk konak mesafededir. Ben ki İran ve Turan’ın hanlar hanı Kelb Ali Han’ım, kendi elimle şarap içilmesini yasaklasam bile dilersem bu yasağı kaldırırım. Sen de korkmadan içmelisin!”
Han bu sözleriyle beni ikna etmeye çalıştı, fakat ben yine de kararlıydım Sofia Daily Tours.
Hakirin Cevabı
Kendisine saygıyla dönerek şöyle dedim:
“Ey aziz hanım! Şahın şarabı yasaklamış olabilir, ama bizim yüce Padişahımız, yani Allah, Kur’an-ı Kerim’de kesin bir emir vermiştir:
‘Ey iman edenler! İçki, kumar, tapınmak için dikilen taşlar ve fal okları şeytanın pis işlerindendir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.’ (Mâide, 90)
Ben o Kahhar olan Allah’tan korkarım ki, bütün varlıkları yoktan yaratmıştır. Onun buyruğuna karşı gelmem; bu yüzden şarap içmem.”
Han’ın Takdiri
Bu sözlerim üzerine han bir an sessiz kaldı, sonra içten bir saygıyla,
“Vallah, sen iyi bir mü’minsin ve inancına sadıksın.” dedi.
Ben ise kendisine şu cevabı verdim:
“Ey hanım, ben mutaassıp bir kimse değilim. Sadece İmam-ı Âzam Ebu Hanife’nin mezhebindenim; temiz inançlı bir Müslüman, dünyayı gezen bir yolcuyum. İnsanlarla dostluk kurmayı severim ve Ehl-i Beyt muhibbiyem.”
Bu sözler üzerine mecliste bulunan bütün nedimler sustular. Sözlerimden etkilendiler, şaşkınlık içinde kaldılar ve adeta sarhoş olmadan mest oldular. Ardından han ve yanındaki güzel nedimler ayağa kalkarak yanıma geldiler, bana büyük bir saygı ve muhabbet gösterdiler.